4 Mayıs 2013 Cumartesi

Phrasal Verbs - Günlük Hayatta Konuşmalar


Phrasal Verbs - Günlük hayatta çok işinize yarayacak


Phrasal Verbs

for beginners  

Listen to -  ...i dinle
Listen to me. 
(Beni dinle.)       

Look at - ... e bak
Look at that car.  
(Şu arabaya bak.)     

Wake up - Uyan, uyandır
George always wakes up late.
(George daima geç uyanır.)     

Get up - Kalk, kaldır
We will get up late tomorrow morning.
(Yarın sabah geç kalkacağız.)          

Put on - Giy
He put on warmer clothes and went away.
(Daha kalın elbiselirini giydi ve ayrıldı.)         

Come in- İçeri gir       


Go out - Dışarı çık 

Go on- Devam et.            
Turn something on -Aç (Işık, tv, radio.. vb)
Turn the lights on, please. 
(Lütfen, ışıkları açın.)

Turn something off - Kapat (Işık, tv, radio.. vb)
Turn the radio off, please.
(Lütfen, radyoyu kapat.)

Wait for - ....i bekle.
Don't wait for me. I won't come with you.
(Beni beklemeyin. Sizinle gelmeyeceğim.)

Shout at - ...e bağır.
Don't shout at me. I didn't broke the glass.. 
(Bana bağırma. Bardağı ben kırmadım.) 

Knock at - ...e vur (Kapı, pencere.. vb)
Somebody is knocking at the door.
(Birisi kapıya vuruyor.)
Postman knocks at the door twice.
(Postacı kapıya iki defa çalar.)

Run after - ...i kovala
Look! A big dog is running after your cat.
(Bak! Büyük bir köpek senin kedini kovalıyor.)


Get on - Bin (otobüs, tren vb)
Let's get on 8.30 train. Haydi, 8.30 trenine binelim.      

Get off- İn (otobüs, tren vb)
They will get off the bus at Taksim. 
Taksim'de otobüsten ineceğiz.        

Look for - Ara
John is looking for his new pencil.
John yeni kalemini arıyor.

Pick up -... al (bir şeyi biryerden elle almak) Mary, kitabın yerde. Onu al.       Bitti, sona erdi
The lesson is over. 
Ders bitti. 

Take off - Çıkar
Bill took off his coat in the room.
Bill odada paltosunu çıkardı. 

Wait for - .....i bekle
Davit is waiting for his brother.
Davit biraderini bekliyor. 

Lie down -Uzan (yatar durumda)
Suzy got tired and lied down for an hour.
Suzy yoruldu ve bir saat uzandı.(yattı)       

Look out -Dikkatli ol, dikkat et!
Look out! That car is coming here very fast. 
Dikkat et! Şu araba buraya çok hızlı geliyor.           

Grow up - Büyü(mek)
Jack wants to be a captain when he grows up.
Jack büyüyünce kaptan olmak istiyor.        

Run away - Kaç, uzaklaş
The robber ran away when he saw the police car.
Hırsız polis arabasını görünce kaçtı.       
                         
Look after - ... e bak
Last week Mary got sick and her mother looked after 
the children.  
Geçen hafta Mary hastalandı ve annesi çocuklara baktı.      

Catch a cold - Üşüt
It was very cold yesterday.
Tom did not put on his coat and  caught a cold. 
Dün hava çok soğuktu. Tom paltosunu giymedi ve üşüttü.. 

Be in - Evde. büroda,  fabrikada veya işyerinde
Is Bill in? 
Bill evde mi?   

Be out - Evde. büroda,  fabrikada veya işyerinde yok 
(kısa bir süre için)
The secretary says the manager is out.
Sekreter müdürün olmadığını söylüyor..          


Be away - Evde. büroda,  fabrikada veya işyerinde yok
(uzun bir süre için)
Suzy's father is away on business this week .
Suzy'nin babası bu hafta iş seyahatinde.       

Be back - Geri döndü
My mother is out now. She will be back at 5 o'clock. 
Annem şimdi evde yok. Saat 5'te geri dönecek.           


Get back- Geri dön
My father got back from London two days ago..
Babam Londra'dan iki gün önce döndü.       

Hear from (sb) - (Birinden) haber al -mektup, telefon vb.-
I haven't heard from Tom for a long time. 
Uzun zamandan beri Tom'dan haber almadım.       

Hear from (sb/sth) - (Biri/birşey hakkında) haber al, oku 
Have you heard about the latest news about Space Shuttle?
Uzay mekiği hakkındaki son haberleri duydunmu?

Take after (sb) - Benze (görünüş veya karakter olarak)
Suzy takes after her aunt, but she is much taller than her.
Suzi teyzesine benziyor, fakat ondan çok daha uzun boylu.      

Go with (sth) - Uy (renk, şekil)
The new blouse goes well with your skirt.
Yeni bluz eteğine güzel uymuş. 

Believe in (sb/sth)- ...e inan (kişi, şey)
Please, believe in Tonya. She is telling the truth.
Lütfen Tonya'ya inanın. Doğruyu söylüyor.

Phrasal Verbs - Günlük hayatta konuşmalar

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
 
Yandex.Metrica