14 Ekim 2014 Salı

Phrasal Verbs Konu Anlatımı ve En Çok Kullanılanları

Phrasal Verbs

Phrasal verbs çoğunlukla bir edat ve birden daha fazla sözcük veya sözcük grubunun bir araya gelmesinden oluşan eylemlerdir. Phrasalverbs’ler çoğu kez dilin güncel kullanımlarından ortaya çıkar ve sık kullanıldığı için zamanla dilin ana yapısını oluşturur.
Phrasal verbs‘ler ile ilgili yaşanan problem, öncelikle anlamlarındaki belirsizliktir ve çoğunlukla Phrasal verb’ler birkaç farklı anlamı ifade ederler.

Örneğin;
to make up: hikaye uydurmak. Ayrıca makyaj yapmak anlamına da gelir.
If someone chooses to turn up the street (Eğer biri caddeden yukarı doğru gitmeyi tercih ederse)

Yukarıdaki örnekte kullanılan "Turn up" bir edat ile bir fiilin birleşmesidir ama bir phrasal verb değildir. Yani gerçek anlamında kullanılmışlardır. Ama aşağıdaki örnekte "turn up" phrasal verb olarak kullanılmakta ve tamamen farklı anlamlar vermektedir.

if your neighbors unexpectedly turn up (appear) at a party or your brother turns up his radio,
( Eğer komşularınız beklenmedik bir anda bir partiye gelirse veya erkek kardeşiniz radyonun sesini yükseltirse)

Ayrıca phrasal verb’ü oluşturan fiil, edat veya sözcük grupları her zaman yan yana yazılmazlar.

"Fill this out," (Bunu doldurun) diyebiliriz ya da
"Fill out this form." diyebiliriz. Her ikisi de doğrudur.

PHRASAL VERB SYNONYM-DEFINITION TURKISH DEFINITION
abide by conform, act in accordance uymak, riayet etmek
account for explain, be the reason for, form, 
be a particular amount of 
açıklamak, oluşturmak,sebebi 
olmak
auction off sell at a cheap price çok ucuza/yok pahasına satmak
back out no longer support, retreat from an 
early commitment
desteğini çekmek, sözünden 
dönmek
back up support desteklemek
bear out support, back up desteklemek
break away escape, move away kaçmak, ayrılmak, kurtulmak
break down stop operating, break into pieces bozulmak, parçalara ayırmak, 
kırmak
break into enter a building illegally bir yere zorla/yasadışı yol ile 
girmek
break off cut off, discontinue ilişiğini kesmek, kesmek, bitirmek
break out start unexpectedly patlak vermek, aniden başlamak
break through pass through (barrier,difficulty) bir zorluğu/engeli aşmak
break up separate, disperse ayrılmak, toplantıyı, gösteriyi 
dağıtmak
bring about bring forth, give rise to, cause, 
lead to
yol açmak, sebep olmak
bring down move something to a lower 
position
aşağı seviyeye çekmek
bring forth bring about, cause sebep olmak, yol açmak
bring in earn, gain kazanmak, başarmak
bring off achieve a goal bir amacı gerçekleştirmek
bring on cause to arise ortaya çıkartmak
bring out bring onto the market piyasaya çıkartmak, yayımlamak
bring over persuade ikna etmek
bring through save kurtarmak
bring up mention, raise gündeme getirmek, çocuk 
yetiştirmek
build up increase, develop arttırmak, çoğaltmak
burst into start unexpectedly aniden başlamak
call for require, ask for gerektirmek, rica etmek, istemek
call out cry out, shout seslenmek, bağırmak
care for look after bakmak, ihtiyacını karşılamak
carry away remove from a certain place alıp götürmek
carry on go on, continue devam etmek, sürdürmek
carry out perform, do yapmak, hayata geçirmek
cast aside dispose, ignore göz ardı etmek, bir kenara 
bırakmak
catch on become popular tutulmak, moda olmak
change over make a complete change değiştirmek, değişime gitmek
clear away remove temizlemek, uzaklaştırmak, yok 
etmek
clear out clear away, remove yok etmek, temizlemek
clear up clarify, clean açıklamak, netleştirmek, 
temizlemek
close down cease to operate tamamıyla kapatmak, kapatmak
close up block passage geçişi engellemek2
PHRASAL VERB SYNONYM-DEFINITION TURKISH DEFINITION
come across run into, find by chance, come up 
against
şans eseri bir şey/birisi ile 
karşılaşmak
come along come into existence, appear ortaya çıkmak 
come apart break, separate dağılmak, parçalanmak
come from to be the result or product bir şeyden elde edilmek, 
yapılmak
come in enter, get into, be received girmek, gelmek
come over come across, visit karşılaşmak, ziyaret etmek
come through succeed, survive atlatmak, üstesinden gelmek, 
başarmak
come up against come across karşılaşmak, yüz yüze kalmak
come up with think of sth.such as an idea or 
plan
(çözüm fikir …) bulmak, üretmek
come with accompany eşlik etmek, beraberinde gelmek
concern about worry üzülmek, endişelenmek
concerned with deal with ilgili olmak, ele almak 
connect with join one thing with another bağlamak, bağlanmak
cope with deal with uğraşmak, üstesinden gelmek
count on depend on, rely on güvenmek
cut back cut down on, reduce the amount miktarını azaltmak, kısmak
cut down on reduce the amount, cut back miktarını azaltmak, kısmak
cut off cut, break up kesmek, kopmak
cut off from break up, separate kopmak, ayrılmak
cut out delete, remove iptal etmek, çıkartmak
deal with cope with, be related to ilgili olmak, üstesinden gelmek
depend on rely on, count on güvenmek
die out become extinct yok olmak, nesli tükenmek
do well prosper gelişmek, iyiye gitmek
do with related to ilişkili olmak
do without go without bir şeysiz yapabilmek, idare 
etmek
draw up write plans or details yazıya dökmek
drive off force to go away geri püskürtmek
drop off fall, diminish, retreat, get worse kötüleşmek, azalmak, düşmek
embark on start başlamak, girişmek
end up finally be or do sth. sonunda olmak, o şekilde 
sonlanmak
face up to accept and deal with kabul etmek, yüzleşmek
fall apart separate ayrılmak
fall away get worse, decrease kötüleşmek, azalmak
fall back on recourse, rely on güvenilecek bir kimseye / yere 
başvurmak
fall in with agree, comply with uymak
fall off diminish in size, shrink daralmak, çekmek, küçülmek
fall short fail to meet (expectations or 
standards)
karşılamamak
fall through fail, collapse başarısız olmak, çökmek
feel up to feel fit to do bir şey yapabilecek kadar iyi 
hissetmek
fight off force back düşmanı ya da bir gücü 
püskürtmek
figure out understand anlamak, kavramak
fill in write all the required information 
onto a form
form doldurmak, bilgi sağlamak
fill out complete, fill in form doldurmak, bilgi sağlamak3
PHRASAL VERB SYNONYM-DEFINITION TURKISH DEFINITION
find out learn bulup ortaya çıkartmak, 
öğrenmek
fit in with accord, agree, be compatible uygun olmak
fix up arrange kararlaştırmak, sabitlemek
focus on concentrate on odaklanmak, yoğunlaşmak
follow through bring to a successful issue başarıyla sonlandırmak
follow up pursue to a conclusion takip etmek, tamamlamak
force out force to move zorla çıkartmak, kovmak
get along with get on with, have a good 
relationship
iyi ilişkilerde bulunmak, iyi 
geçinmek
get around influence through flattery tatlı dille kandırmak, istediğini 
yaptırmak
get away with not to be punished, escape suçun yanına kar kalması, 
cezasız kalmak
get in come in, enter girmek, içeri girmek
get in touch with communicate iletişimde bulunmak, bağlantı 
kurmak
get off leave a vehicle araçtan inmek
get on with get along with birisi ile iyi geçinmek
get out of avoid an obligation sorumluluktan kaçınmak
get out of hand get out of control kontrolden çıkmak
get over recover from atlatmak, düzelmek, iyileşmek
get rid of eliminate, remove başından savmak, kurtulmak
get through finish, consume, use up bitirmek, tüketmek
get up arise, stand up kalkmak, ayağa kalkmak
give back refund, repay geri vermek, borcu geri ödemek
give in yield boyun eğmek, teslim olmak
give out emit, release, send out serbest bırakmak, yaymak
give rise to cause, lead to yol açmak, sebep olmak
give up abandon, quit, stop bırakmak, terk etmek
go along with go with somebody, approve, 
accept
beraber gitmek, kabul etmek, razı 
olmak
go around circulate dolaşmak, etrafında dolaşmak
go for try for, try to attain denemek, çalışmak, çabalamak
go in for have as a hobby hobi olarak birşey ile uğraşmak
go off explode patlamak
go on continue devam etmek
go out exit, leave çıkmak, ayrılmak
go over look through, go through incelemek, üstünden geçmek
go up increase in value or to a higher 
point
yükselmek
go without do without bir şeysiz yapabilmek, idame 
etmek 
hang around spend time without any purpose başıboş beklemek, gezinmek, 
oyalanmak
have on hand be equipped with something bir şeyle donatılmış olmak
hold in control, curb, close in engellemek, kontrol altında 
tutmak
hold on hold out, endure, wait on the 
phone
dayanmak, direnmek, tefonda 
beklemek
hold out continue to be enough, be 
usable, resist
yetmek, dayanmak
hold up make someone late or delayed geciktirmek, engellemek, 
yavaşlatmak
iron out settle çözmek, halletmek4
PHRASAL VERB SYNONYM-DEFINITION TURKISH DEFINITION
join in participate in, take part in katılmak, iştirak etmek
keep away prevent from coming close uzak tutmak
keep down limit the amount, control artmasına izin vermemek
keep in with stay friendly with someone dost kalmak
keep on continue, keep to devam etmek
keep out prevent from entering girişini engellemek, dışarıda 
bırakmak
keep pace with keep up with , maintain the same 
pace
ayak uydurmak
keep to cling to bir söze/yükümlülüğe bağlı 
kalmak
keep up keep to, continue sürdürmek, devam etmek
keep up with move at the same speed as ayak uydurmak
lay emphasis on emphasize the importance önemini vurgulamak
lay out provide a detailed plan or design planlamak, tasarlamak
lead to cause, bring about yol açmak ,sebep olmak
leave out omit, cut out çıkartmak, iptal etmek
let down disappoint hayal kırıklığına uğratmak
let go release gitmesine izin vermek
let off release serbest bırakmak, salıvermek
light up brighten parlamak, parlatmak, yanmak
look after take care, care for göz kulak olmak, bakmak, 
ilgilenmek
look back look backward geriye bakmak, geçmişe bakmak
look back on remember hatırlamak
look down on disdain, feel superior to küçük görmek, küçümsemek
look for search, seek aramak
look forward to expect, wait for something 
eagerly
dört gözle beklemek, iple çekmek
look into investigate, examine araştırmak, incelemek
look out be careful dikkatli olmak
look over look through, go through, go over gözden geçirmek, incelemek
look through go through, go over, look over gözden geçirmek, incelemek
look up search information bilgi aramak
make do try to do something with what is 
available
elde olan ile idare etmek
make for go in the direction of bir yöne doğru ilerlemek
make off get away, escape kaçmak, sıvışmak
make out understand anlamak, kavramak
make over transfer the ownership of 
something
devretmek
make room for provide space yer açmak
make sure of make certain, ensure birşeyin yapıldığından emin 
olmak
make up constitute, form, comprise oluşturmak, meydana getirmek
make up for compensate for telafi etmek, tazmin etmek
make up to try to win favour of others beğeni kazanmaya çalışmak
move off with escape with something bir şey ile kaçmak
move round travel gezinmek, dolaşmak
open up open, pave the way, pioneer açmak, öncülük etmek
pass on to go on, move on bir sonrakine geçmek, ilerlemek
pay off give back all the money you 
borrowed
borç kapatmak, borç ödemek
pick up catch, collect hastalık kapmak, toplamak5
PHRASAL VERB SYNONYM-DEFINITION TURKISH DEFINITION
pile up accumulate toplanmak, birikmek, biriktirmek
play down underestimate bir şeyin değerini az görmek, 
göstermek
play up overstate the importance olduğundan daha önemli 
göstermek
point out mention bahsetmek, vurgulamak
provide for supply with the necessities ihtiyacını karşılamak
pull out of move out or away ayrılmak, çekilmek
pull through survive hayatta kalmak, kurtulmak
pull up cause to stop; as of vehicles bir aracı durdurmak
put away remove uzaklaştırmak, ortadan kaldırmak
put down write down, take down not almak, yazmak
put forward raise, bring up ortaya atmak, gündeme getirmek
put in install, insert takmak, monte etmek
put off postpone, discourage ertelemek, vazgeçirmek
put on wear giymek
put out extinguish söndürmek
put over get across anlatmak, açıklamak
put pressure on force or persuade so. to do sth. baskı yapmak, zorlamak
put through bring to a successful issue bir işi başarıyla tamamlamak
put up accommodate misafir etmek, ağırlamak
put up with tolerate, bear katlanmak, tahammül etmek
reach up catch up yetişmek, erişmek, ulaşmak
relate to pertain to ilgili olmak
rely on depend on, count on güvenmek
round up collect, gather toplamak
rule against oppose bir şeye, bir kişiye karşı çıkmak
rule out ignore, take no notice of, exclude göz ardı etmek, önemsememek
run away escape, flee kaçmak, firar etmek
run down run over, drive over çarpmak, ezmek
run into come across tesadüfen karşılaşmak, rastlamak
run off run away kaçmak
run on continue without a break kesintisiz devam etmek
run out finish bitmek, tükenmek, bitirmek
run over drive over çarpmak, ezmek, çiğnemek
run through consume, use up bitirmek, tüketmek
run up grow in amount artmak, çoğalmak
seal off prevent people from entering an 
area
giriş çıkışa kapatmak, 
mühürlemek
see off escort on departure uğurlamak
send for call çağırmak
send out emit yaymak, göndermek
serve up provide hizmet sağlamak
set aside reserve kenara koymak, ayırmak
set down put down in writing yazmak, yazıya dökmek
set off set out, start a journey yola koyulmak, yola çıkmak
set out start, set off başlamak, yola çıkmak
set up establish kurmak
settle down become stable in one's residence sakin bir yaşantıya geçmek
shed light on make clear ışık tutmak, açığa kavuşturmak
show off boast övünmek, dikkat çekmeye 
çalışmak
show up turn up, arrive çıka gelmek6
PHRASAL VERB SYNONYM-DEFINITION TURKISH DEFINITION
slow down become slow, become slower Yavaşlamak
sort out solve çözmek, halletmek
speed up move faster hızını artırmak
stamp out eradicate yok etmek, kökünü kazımak
stand against oppose, protest karşı koymak, karşı çıkmak
stand for represent, mean temsil etmek, anlamına gelmek
stand up against defend against an attack karşı koymak, karşı çıkmak
step down quit, resign çekilmek, istifa etmek
step up increase artırmak, artmak
stir up arouse, awake, provoke uyandırmak, provoke etmek
stop short of not to do sth. although you are on 
the verge of 
bir şeyi yapmanın eşiğinden 
dönmek
switch off turn off kapatmak, söndürmek
take after resemble benzemek
take along carry with yanına almak, beraberinde 
götürmek
take back bring back geri götürmek
take care of look after, care for bakmak, göz kulak olmak
take down write down, put down not almak, yazmak
take good care of be careful, be watchful iyi bakmak, özen göstermek
take in absorb emmek, içine çekmek
take into account consider göz önünde bulundurmak
take leave leave, depart veda etmek, ayrılmak
take off be successful, leave ground işin başarılı olması, uçağın 
havalanması
take on assume, accept üstlenmek
take out remove, extract, omit, exclude yerinden çıkartmak, iptal etmek
take over take on titles, offices, duties, 
responsibilities
üstlenmek, devir almak
take part in participate in, join in katılmak, iştirak etmek
take place happen, occur olmak, meydana gelmek
take to start başlamak
take up accept, start as a hobby, occupy kabul etmek, hobi olarak 
başlamak, (zaman) almak
tell off speak angrily, rebuke, reprimand azarlamak
think out think over, consider carefully enine boyuna düşünmek, 
değerlendirmek
think over think out, consider carefully enine boyuna düşünmek, 
değerlendirmek
throw up vomit istifra etmek, yediklerini çıkartmak
tie up attach, bind ilişkilendirmek, bağlamak
try on put on clothes to see whether 
they fit
kıyafet denemek
try out put to test test etmek, denemek
turn back go back to previous state eski haline dönmek
turn down reject, refuse reddetmek 
turn in surrender teslim olmak, boyun eğmek 
turn into cause to change değiştirmek, dönüştürmek
turn off switch off kapatmak
turn out prove beklenmedik şekilde 
sonuçlanmak
turn over rotate çevirmek, pozisyonunu 
değiştirmek
turn up arrive, show up çıka gelmek7
PHRASAL VERB SYNONYM-DEFINITION TURKISH DEFINITION
use up consume Tüketmek
wait for stay in one place and expect sth. beklemek
wait on serve, assist hizmet etmek, yardım etmek
wait up for not to go to bed until someone 
comes home
yatmayıp birisini beklemek
wake up stop sleeping uyanmak
walk away with win or achieve easily kolaylıkla kazanmak
watch out look out, be careful dikkat etmek, dikkatli olmak
weigh up consider advantages and 
disadvantages
değerlendirmek, ölçüp biçmek
win over persuade, convince ikna etmek
wipe out eradicate kökünü kazımak, yok etmek
work at work on, exert effort çaba göstermek
work out come up with, calculate, 
understand
(plan..) geliştirmek, hesaplamak, 
anlamak
work through go through, think painstakingly detaylı incelemek
wrap up fold as a cover, finish up paketlemek, sarmak, (toplantı..) 
bitirmek
write off accept the worthlessness değersiz/önemsiz olduğunu 
kabul etmek
write out put into writing yazıya dökmek

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
 
Yandex.Metrica