Günlük Hayatta Çok İşinize Yarayacak Cümleler
Phrasal Verbs
for beginners
Listen to - ...i dinle
Listen to me.
(Beni dinle.)
Look at - ... e bak
Look at that car.
(Şu arabaya bak.)
Wake up - Uyan, uyandır
George always wakes up late.
(George daima geç uyanır.)
Get up - Kalk, kaldır
We will get up late tomorrow morning.
(Yarın sabah geç kalkacağız.)
Put on - Giy
He put on warmer clothes and went away.
(Daha kalın elbiselirini giydi ve ayrıldı.)
Come in- İçeri gir
Go out - Dışarı çık
Go on- Devam et.
Turn something on -Aç (Işık, tv, radio.. vb)
Turn the lights on, please.
(Lütfen, ışıkları açın.)
Turn something off - Kapat (Işık, tv, radio.. vb)
Turn the radio off, please.
(Lütfen, radyoyu kapat.)
Wait for - ....i bekle.
Don't wait for me. I won't come with you.
(Beni beklemeyin. Sizinle gelmeyeceğim.)
Shout at - ...e bağır.
Don't shout at me. I didn't broke the glass..
(Bana bağırma. Bardağı ben kırmadım.)
Knock at - ...e vur (Kapı, pencere.. vb)
Somebody is knocking at the door.
(Birisi kapıya vuruyor.)
Postman knocks at the door twice.
(Postacı kapıya iki defa çalar.)
Run after - ...i kovala
Look! A big dog is running after your cat.
(Bak! Büyük bir köpek senin kedini kovalıyor.)
Get on - Bin (otobüs, tren vb)
Let's get on 8.30 train. Haydi, 8.30 trenine binelim.
Get off- İn (otobüs, tren vb)
They will get off the bus at Taksim.
Taksim'de otobüsten ineceğiz.
Look for - Ara
John is looking for his new pencil.
John yeni kalemini arıyor.
Pick up -... al (bir şeyi biryerden elle almak) Mary, kitabın yerde. Onu al. Bitti, sona erdi
The lesson is over.
Ders bitti.
Take off - Çıkar
Bill took off his coat in the room.
Bill odada paltosunu çıkardı.
Wait for - .....i bekle
Davit is waiting for his brother.
Davit biraderini bekliyor.
Lie down -Uzan (yatar durumda)
Suzy got tired and lied down for an hour.
Suzy yoruldu ve bir saat uzandı.(yattı)
Look out -Dikkatli ol, dikkat et!
Look out! That car is coming here very fast.
Dikkat et! Şu araba buraya çok hızlı geliyor.
Grow up - Büyü(mek)
Jack wants to be a captain when he grows up.
Jack büyüyünce kaptan olmak istiyor.
Run away - Kaç, uzaklaş
The robber ran away when he saw the police car.
Hırsız polis arabasını görünce kaçtı.
Look after - ... e bak
Last week Mary got sick and her mother looked after
the children.
Geçen hafta Mary hastalandı ve annesi çocuklara baktı.
Catch a cold - Üşüt
It was very cold yesterday.
Tom did not put on his coat and caught a cold.
Dün hava çok soğuktu. Tom paltosunu giymedi ve üşüttü..
Be in - Evde. büroda, fabrikada veya işyerinde
Is Bill in?
Bill evde mi?
Be out - Evde. büroda, fabrikada veya işyerinde yok
(kısa bir süre için)
The secretary says the manager is out.
Sekreter müdürün olmadığını söylüyor..
Be away - Evde. büroda, fabrikada veya işyerinde yok
(uzun bir süre için)
Suzy's father is away on business this week .
Suzy'nin babası bu hafta iş seyahatinde.
Be back - Geri döndü
My mother is out now. She will be back at 5 o'clock.
Annem şimdi evde yok. Saat 5'te geri dönecek.
Get back- Geri dön
My father got back from London two days ago..
Babam Londra'dan iki gün önce döndü.
Hear from (sb) - (Birinden) haber al -mektup, telefon vb.-
I haven't heard from Tom for a long time.
Uzun zamandan beri Tom'dan haber almadım.
Hear from (sb/sth) - (Biri/birşey hakkında) haber al, oku
Have you heard about the latest news about Space Shuttle?
Uzay mekiği hakkındaki son haberleri duydunmu?
Take after (sb) - Benze (görünüş veya karakter olarak)
Suzy takes after her aunt, but she is much taller than her.
Suzi teyzesine benziyor, fakat ondan çok daha uzun boylu.
Go with (sth) - Uy (renk, şekil)
The new blouse goes well with your skirt.
Yeni bluz eteğine güzel uymuş.
Believe in (sb/sth)- ...e inan (kişi, şey)
Please, believe in Tonya. She is telling the truth.
Lütfen Tonya'ya inanın. Doğruyu söylüyor.
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder